10 Mart 2012 Cumartesi

cenaze ve abdest

Cenaze ve abdest
Sual: Sigaraya gözü kapalı haram diyen bir hoca, (50 yıldır cenaze yıkarım. İçki içenlerde bir şey görmedim, ama sigara içenlerin çoğu abdest tutmuyor. Dinen üç kere yıkamak gerektiği için, üç kere yıkıyorum, yine abdest tutmuyor, mecburen abdestsiz defnediyoruz. Bu hâl de, sigaranın haram olduğunu gösteriyor) dedi. Eğer böyle abdest tutamamak, sigaradan ise, bundan dolayı sigaraya haram denebilir mi?
CEVAP
Namaz abdestinin bozulmasının sigaradan olduğu kesin değildir. Hoca, taassubundan dolayı bunu söylüyor. Abdestin bozulması, sigaradan bile olsa, bundan dolayı sigaraya haram demek dine aykırıdır. İkincisi, (Abdesti bozuldu diye, cenazeyi üç kere yıkamak gerekir) diye bir şey yoktur. Bu da, o hocanın sigaraya haram diyebilmek için uydurduğu bir şeydir. Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Hasta, cünüp olarak ölürse, yine bir kere yıkanır. Yıkandıktan sonra, abdesti bozan şeyler çıkarsa, tekrar yıkanmaz ve abdest aldırılmaz. Çünkü pisliğin çıkışı ölü için hades olsa, ölmek de hadestir. Hâlbuki ölüm hadesten yani abdestsizlikten ileridir. (Redd-ül muhtar)
Uyumak abdesti bozduğu gibi, bayılmak da abdesti bozar. Ölmek ise, uyumak ve bayılmaktan daha ileridir. Yani abdestliyken uyuyan veya ölen kimsenin abdesti bozulur. Uyuyan kimseye, abdest aldırılsa da, abdesti sahih olmaz, uyuduğu için abdestli olamaz. Uyumak ise ölmeye göre daha hafiftir. Zamane hocaları, nakli esas alan kitaplara itibar etmedikleri, kendi akıllarına göre hüküm verdikleri için, bunları elbette bilmez.
Ölüden abdesti bozan şeyler çıkınca, tekrar abdest aldırmak gerekmediği Fetava-i Hindiye’de de bildirilmektedir.
İnsan taassuba kapılınca, gözünü kan bürür, aklı örtülür, ne söylediğini, ne yaptığını anlayamaz, hoca gibi saçmalar durur. (İçki içenlerde bir şey görmedim) sözünün, güya sigaranın içkiden daha günah olduğunu ispatlamak için özellikle söylendiği anlaşılıyor. Böyle ilimsiz, kitaba dayanmadan, akılla yapılan kıyaslar, Kıyamet alametidir.
Ölenlerin hâli
Yalan dünyadan göçüp gidenler,
Ne haber verir, ne konuşurlar.
Mezarlıkları yurt edinenler,
Ne haber verir, ne konuşurlar.
Kurumuş otlar, dökülmüş dutlar,
Bakımsız kalmış, yıkılmış yurtlar,
Bir küskün gibi, susmuş yiğitler,
Ne haber verir, ne konuşurlar.
Çürümüş, toprak olmuş tenleri,
Görmez gözleri, susmuş dilleri,
Kırılmış kollar, tutmaz elleri,
Ne haber verir, ne konuşurlar.
Kimi dördünde, kimi beşinde,
Kimi on, kimi on bir yaşında,
Adı yazılı mezar taşında,
Ne haber verir, ne konuşurlar.
Kimi tüccardır, kimi de hoca,
Kimisi gençtir, kimisi koca,
Karışık yatar, bir uçtan uca,
Ne haber verir, ne konuşurlar.
Yunus, böyledir Hakk'ın işleri,
Dökülmüş kirpik ile kaşları,
Başuçlarında hece taşları,
Ne haber verir, ne konuşurlar.

Hiç yorum yok: