Bugün fen
adamları, bu hakîkati anlamaga baslamısdır. Yagmurlu havalarda, simsekler sebebi
ile, havanın azot gazı, oksigen gazı ile kimyâca birleserek, azot monoksid denilen,
renksiz gaz hâsıl oluyor. Bu gaz havada serbest hâlde kalamaz. Tekrâr oksigenle
birleserek azot dioksid hâline dönüyor. Turuncu renkli ve bogucu olan bu
gaz da, havadaki nem [su buhârı] ile birleserek, nitrik asid [ya’nî kezzab ismi ile
satılan mâyı’] tesekkül ediyor. Yine simseklerin te’sîri ile havadaki su buhârının
parçalanmasından serbest hâle geçen hidrogen [müvellidülmâ’] gazı da, havanın
azotu ile birleserek amonyak gazı hâsıl oluyor ki, bu gaz, o esnâda hâsıl olan nitrat
asidi ile ve havada zâten mevcûd olan karbondioksid gazı ile birleserek amonium
nitrat ve amonium karbonat tuzları meydâna geliyor. Bu iki tuz, diger bütün
alkali ma’denlerin tuzları gibi, suda eridiginden, yagmurla topraga iner. Toprak,
bu maddeleri kalsium nitrat hâline çevirerek, nebâtlara verir. Nebâtlar, bu tuzları
albüminli maddelere [proteinlere] çevirir. Proteinler, bitkiden, ot yiyen hayvanlara
ve insanlara geçer. Insanlar, nebâtâtdan ve ot yiyen hayvanlardan alır. Bu maddeler
insanların ve hayvânların hücrelerinin yapı tasıdır. Kuru proteinlerin içinde
% 14 [yüzde ondört] azot gazı vardır. Iste, yagmur suları vâsıtası ile topraga, her
sene dörtyüzmilyon tondan ziyâde hava azotunun gelerek gıdâ hâline döndügü bugün
hesâb edilmisdir. Denizlere gelen, elbette dahâ çokdur. Semâdan, bu sûretle
rızk indigini bugün fen yolu ile anlıyabiliyoruz. Dahâ nice sekllerde de inmekdedir.
Fen, ileride bu yollardan ba’zısını da belki anlıyacakdır].
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder