[Islâmiyyet, Allahü teâlânın emrleridir. Hâkim, Allahü teâlâdır. Emri
de, Kur’ân-ı kerîmdir. Islâmiyyet, dünyâdan kalkdı. Hiçbir yerde kalmadı.
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmi, yalnız okumak için göndermedi. Amel için,
din âlimlerinin, anlayıp fıkh kitâblarında bildirdiklerini yapmak için gönderdi.
Bunları yapacak, yapdıracak da hakîkî din âlimleridir. Bunlara
(Ehl-i sünnet âlimi)
denir. Mısr, Sûriye ve Irak çokdan bozuldu. Fransızlar,
Ingilizler, birinci cihân harbinden sonra buraları isgâl etdiler. Islâm düsmanlıgını,
ahlâksızlıgı, merhametsizligi getirdiler. Fikr hürriyyeti getiriyoruz
diyerek, çesidli fırkalar, partiler kurdular. Her partili, digerlerine düsman
oldu. Milleti parçaladılar. Ikinci cihân harbinden sonra, çekilip giderlerken
de, din câhili, zâlim kimseleri müslimânların basında bırakdılar. Bu
dinsiz hükûmetler, zındanları ve i’dâmları ile, hakîkî islâm âlimlerini imhâ
etdiler. Muhammed Abduh, Resîd Rızâ ve Seyyid Kutb ve Mevdûdî ve
teblîg-ı cemâ’atcılar gibi mezhebsiz, reformcu, sahte din adamları da,kitâbları,
mecmû’aları ve gazeteleri ile hakîkî din bilgilerini, Ehl-i sünnet ilmlerini
yok etdiler. Müslimânlık, ilm üzerine kuruldugundan, ilm ve âlim kalmayınca,
islâmiyyet bozuldu. Bulut olmayınca, yagmur beklemek, mu’cize
istemek olur. Allahü teâlâ, bunu yapabilir. Fekat, âdeti böyle degildir.
Islâm âlimi yetisebilmesi için, islâm ilmleri meydâna çıkıp, yayılıp, yüz sene
geçmesi lâzımdır.
Müslimân, yasadıgı memleketin hükûmetine, isyân etmez. Bölücülük
yapmaz. Fitne, anarsi çıkaranlardan uzak olur. Kendi îmânını, ibâdetlerini,
ahlâkını, hareketlerini düzeltmege çalısır. Mezhebsizlerin, münâfıkların
kitâblarını, gazetelerini okumaz. Ehl-i sünnet bilgilerini ögrenmege ve
yapmaga çalısır. Kimseye fenâlık etmez. Kimsenin canına, malına, hakkına,
ırzına, nâmûsuna saldırmaz. Islâmiyyete ve kanûnlara uygun yasar. Yukarıda
bildirilenlerin hepsi, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıgı hakîkî din kitâblarında
mevcûddur.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder