Nûh aleyhisselâmın oglu Yâfes mü’min idi. Evlâdı çogalınca, onlara reîs olmusdu.
Hepsi, dedelerinin gösterdigi gibi, Allahü teâlâya ibâdet ediyordu. Yâfes
nehrden geçerken bogulunca, Türk ismindeki küçük oglu, babasının yerini tutdu.
Bunun evlâdı çogalarak, bunlara Türk denildi. Bu Türkler, ecdâdı gibi, müslimân,
sabrlı, çalıskan insanlardı. Bunlar zemânla çogalarak Asyaya yayıldı. Baslarına geçen
ba’zı zâlim hükümdârlar, semâvî dîni bozarak, puta tapdırmaga basladılar. Bunlardan,
bugün Sibiryada yasayan Yâkutlar, hâlâ puta tapmakdadır. Dinden uzaklasdıkca,
eski medeniyyet ve ahlâklarını da gayb etmislerdi. Hele Hunlar ve onların
reîslerinden Attilâ, dinsizligi ve zulmü ile (Allahın gadabı) ismini almısdı. Islâm
günesi Mekke-i mükerremeden dogarak, ilm, ahlâk ve her dürlü fazîlet ısıklarını
dünyâya saçınca, Romalıların, Asyaya kadar yayılan sefâhet ve ahlâksızlıkları
ve Asyayı, Afrikayı kaplamıs olan dinsizlik, câhillik ve vahset altında yetismis
diktatörler, sömürdükleri insanların islâmiyyeti isitmelerine, anlamalarına mâni’
oldular. Bu engeller kılınc gücü ile ortadan kaldırıldı. Türk hâkânları, asâletleri ve
uyanık olmaları sebebi ile islâmiyyetin isitilmesine mâni’ olmadılar. Semseddîn Sâmî,
(Kâmûs-ül-a’lâm)da diyor ki: (Hazer gölünün sarkındaki Aral gölünün sark tarafına,
simâlde Seyhûn, cenûbda Ceyhûn nehrleri, simâl-i garbîye dogru akarlar.
Iki nehr arasına (Mâ-verâ-ün-nehr) denir. Iki göl arasının cenûb kısmına (Hârizm)
denir. Merv sehri buradadır. Bunun cenûbu, Îrânın (Cürcân) ve (Horasan) vilâyetleridir.
Buraya simdi (Türkmenistân) deniyor. Aral gölünün simâline (Kazakistân)
deniyor. Mâ-verâ-ün-nehrin cenûbuna (Özbekistân) deniyor. Buhâra, Semerkand,
Taskend buradadır. Bunun sarkına (Tâcikistân) deniyor. Yârkend, Fergâne
ve Kâsgar buradadır. Bu memleketlerin hepsine (Türkistân) denir. Buhârâyı, 55 [m.
674] de, Horasan vâlîsi Sa’îd bin Osmân ibni Affân, Semerkandi ve bütün Mâverâün-
nehri 77 [m. 695] de Kuteybe feth eyledi. Semerkandi, 1285 [m. 1868] de ve bütün
Türkistânı, 1292 [m. 1874] de ruslar istilâ eyledi. [Osmânlı devletinin idâresini
ele geçirmis olan masonlar, bu istilâlara seyirci kaldılar.] Türkün asâleti ile islâmiyyetin
serefi bir araya gelmeden çok önce, Âsûrîler Türkistâna girerek, Türkleri, günese,
yıldızlara tapınmaga alısdırmısdı). Tanyeri agarınca, günese tapınırlardı. Bu
sebebden, günesin ismi, tanyeri ve nihâyet tanrı oldu. Kur’ân-ı kerîmde, (Benim ismim
Allahdır. Beni Allah diye çagırınız. Allah diye ibâdet ediniz. Allah diye yalvarınız!)
meâlinde müteaddid âyet-i kerîmeler vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder