9 Nisan 2012 Pazartesi

namazda sessiz okumak

Sual: Hristiyanlara (Müslüman İsevîler) diyen, hattâ (Allah’ın varlığını kabul eden herkes Cennete girer. Bugünkü ateistler, Kur’anda bildirilen müşrikler cinsinden değildir. Onlarda da bir yaratıcı inancı var) diyerek, her çeşit kâfiri Cennete sokmaya çalışan bir internet sitesinde, (Namazda, kıraati işitmek gerekmez, içimizden sessiz okusak da sahih olur) deniyor. Kıraati namazda kendi işiteceğimiz kadar sesli okumak farz değil mi?
CEVAP
Elbette farzdır. Namazın rükünleri yani içindeki farzlarından biri de kıraattir. Kıraat, kendi işiteceğimiz kadar sesli okumak demektir. Böyle şeyler yazan bir site, fıkıh ilmini bilmez. Mademki onlara göre, (Allah var) diyen herkes cennetliktir, o zaman bir kimse namaz kılsa da, kılmasa da, namazda sessiz okusa da, okumasa da önemli değildir.
Namazda, kıraati kendi işiteceğimiz kadar bir sesle okumanın farz olduğu, fıkıh kitaplarının hepsinde yazılıdır. Birkaç kitaptan örnek verelim:
Bir kimse, harfleri diliyle düzelterek okur, fakat bunu kendisi bile işitmezse, namazı caiz olmaz. Muhît, Sirâciyye ve Nikâye’de de böyle bildiriliyor. (Fetava-i Hindiyye)
Kıraatsiz namaz olmaz. Dilin sessiz hareketine kıraat denilmez. (Gurer dürer)
Kıraat, kişinin kendi işiteceği kadar bir sesle, kelimeleri meydana getiren harfleri doğru bir şekilde telaffuz etmesidir. (Halebi)
Mücteba kitabında, Hindüvani’den naklen bildiriliyor ki: Bir kimsenin ağzından çıkanı kulakları veya yanındakiler işitmedikçe, kıldığı namaz caiz değildir. Gizli okumanın en aşağısı, kendi işitecek kadar sesle okumaktır. (İbni Âbidin)
Bir kimse iftitah tekbirini işitilmeyecek şekilde fısıldasa veya sadece kalbden geçirse, namazı caiz değildir. Kıraat de böyledir. Tesbih, salevat gibi namaza ait bütün sözler böyle olduğu gibi, köle azadı, kadını boşamak ve yemin de böyledir. (İbni Âbidin)
Kıraat, okumak demektir. Onun hakikati, ağızdan çıkanı, sağırlık ve gürültü gibi bir engel olmadıkça, kulak işitecek derecede olmaktır. (Nimeti İslam)
Namaz kılarken kendi işitecek kadar sesle okumak mecburîdir. Çünkü kıraat, seslerle harfleri birbirinden ayırmak demektir. Ses elbette lâzımdır. En azı kendi işitecek kadar olmaktır. Yoksa namazı sahih olmaz. (Şir’at-ül İslam şerhi)
Hanefiler dediler ki: Kıraatin en azı, kişinin kendisinin işiteceği kadar olmalıdır. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)
Kıraat, ağızla okumak demektir. Kendi işitecek kadar sesli okumaya, (hafi okumak) denir. (S. Ebediyye)
Namazda kendi işitecek kadar sesli okumak farzdır. (İslâm Ahlakı)
Kıraat, namazın bir rüknü olarak farzdır. Okuyanın kendisinin bile işitemeyeceği okuma, kıraat sayılmaz. (İslam Fıkhı Ans.)

Hiç yorum yok: